7 Ocak 2012

İyilik yapıp başa kakmaya dair kısa bir hikaye...

Bir ilim talebesi vardır Nişâbur'da.Gayet fakir, yetim ve kimsesiz.

Bu fakir çocuk, zengin bir tüccarla yolculuğa çıkar bir gün. Garibin gömleği yırtık, elbisesi eskidir. Üstelik yalınayak yürümektedir. Tüccar bunu farkeder. Onu sevindirmek için bir çift pabuç alıp, hediye eder. Buraya kadar gayet iyi. Fakat adam rahat vermez,

İkide bir ikaz eder talebeyi:

- Aman! Dikkatli yürü!

- Düzgün yerlere bas!

 - Sivri taşları atla!

- Dikenleri dolaş! Ne yapsın garip. Hepsine “Peki” der. Sıkar dişini, sabreder. İyi de, nereye kadar? Peşpeşe gelmektedir talimatlar. Bu sözler, fena sıkmaktadır canını.

Nihayet bir ikaz daha gelir:

- Sürüme ayağını! İşte burada sabrı taşar. Çıkarır pabuçları, önüne atar. Yalınayak yürümeye başlar.

Zengin adam;

- Hayrola, ne oldu? der.

Çocuk döner adama;

- Kusura bakma! Bir pabuç için kimseye mahkum olamam! der ve ekler:

- Ben yıllardır yalınayak yürürüm. Bana bu kadar şart koşan olmadı.

 ~Hz. Mevlana~

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder