26 Ocak 2012

Teslimiyet ve güven üzerine bir öykü...

Tibet'te Marpa hakkında güzel bir öykü vardır. Gerçek olaylara dayanmıyor olabilir ama son derece önemlidir. Ben olayları pek umursamıyorum. Benim üzerinde durduğum şey ise tamamıyla farklı bir şey olan taşıdığı hakikat ve önemdir. Marpa bir usta olduğunu duymuştu. Ustayı aradı ve ona gitti, ustanın önünde eğildi, tamamen ona güvendi. Ve ustaya sordu: "Şimdi yapmam gereken şey nedir?" Usta dedi ki: "Bir kez benim önümde eğilip kendini teslim ettin mi, yapman gereken hiçbir şey yoktur. Sadece bana inan. Benim adım senin için yegâne gizli mantradır.

Ne zaman zora düşersen sadece benim adımı anımsa ve her şey düzelecektir." Marpa onun ayağına dokundu. Ve hemen denedi onu, o öylesine basit bir adamdı ki, nehrin üzerinde yürüdü. Usta ile yıllardır birlikte olan diğer müritler buna inanamadı; suyun üzerinde yürüyordu! Ustaya bunu ilettiler, "Şu adam, siz onu anlamamışsınız. O sıradan bir adam değil, suyun üzerinde yürüyor!" Usta, "Ne?" dedi. Hepsi nehre doğru yürüdü ve Marpa suyun üzerinde yürüyor, şarkı söylüyor, dans ediyordu! Kıyıya geldiğinde usta sordu: "Bunun sırrı nedir?" "Sırrı nedir mi? O sizin bana verdiğiniz sırla aynı sır; sizin adınız. Sizi hatırladım. Dedim ki, 'Usta, su üstünde yürümeme izin ver' ve oldu" dedi. Usta kendi isminin bunu yapabileceğine inanamadı.

Kendisi bile su üstünde yürüyemiyordu. Ama kim bilir... hiç denememişti. Denemeden önce birkaç şeyi daha kontrol etmekte yine de fayda olduğunu düşündü, o yüzden de Marpa'ya, "Şu uçurumdan da atlayabilir misin?" diye sordu. Marpa, "Ne derseniz yaparım" dedi. Tepeye tırmandı ve uçurumdan atladı. Ve, hepsi vadide durup Marpa'nın kalan parçaları olacak mı diye bekliyordu! Marpa'nın parçalarını dahi bulsalar bu bir mucize için yeterli olacaktı; tepe o kadar yüksekti. Ama Marpa aşağıya gülümseyerek, lotus pozisyonunda oturur vaziyette indi. O vadideki bir ağacın altına indi ve oturdu. Hepsi etrafını çevreledi. Hepsi ona baktı, bir sıyrık dahi yoktu. Usta dedi ki: "Bu önemli bir şey. İsmimi kullandın mı?" "Senin adındı" dedi. Usta, "Bu kadarı yeterli, şimdi ben deneyeceğim" dedi ve ilk adımda battı. Marpa usta battığında inanamadı. Müritleri bir şekilde atlayıp onu çıkardılar; nerdeyse ölmüş gibiydi. Ciğerlerinden su çıkarıldı... bir şekilde hayatta kaldı. Marpa, "Neler oluyor?" diye sordu.

Usta dedi ki, "Beni bağışlamalısın. Ben bir usta değilim, ben sadece bir taklitçiyim." Ancak, Marpa da, "Şayet sen bir taklitçiysen, o zaman ismin nasıl işe yaradı?" diye sordu. Taklitçi, "Benim adım işe yaramadı, o senin güvenindi. Kime güvendiğinin önemi yok; güvenin, sevginin, bunların bütünlüğünün önemi var. Ben kendime güvenmiyorum. Ben herkesi kandırıyorum, nasıl güvenebilirim? Benim için güven imkânsızdır. Sen masum bir adamsın, bana güvendin. Senin güvenin yüzünden mucizeler gerçekleşti" dedi. Öykünün gerçek olup olmaması önemli değil. Bir şey kesin; ıstırabın hatalarından kaynaklanıyor ve saadetin de güveninden, sevginden kaynaklanıyor. Esaretin senin yaratımındır ve özgürlüğünse senin manifestondur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder