19 Ocak 2013

Yaş Gelmiş Geçiyor Biz Hala ‘’Bu Mu? Şu Mu? O Mu?’’ Derdindeyiz…



Valla ben hep diyorum, gene diyorum, gene diyorum en iyi evlilik ‘’Görücü Usulüyle’’ yapılan evlilik… Neden mi? Hemen açıklayayım bir kere aileler anlaşacak mı derdi yok, kültür çakışması olacak mı derdi yok, çok anlaştın mı anlaşmadın mı derdi yok, madem ailem uygun görmüş o zaman bundan iyi baba olur düşüncesiyle nikahı kıyıveriyorsun bitiyor. Kişinin iç dünyasında bir razı olma ve evliliği yürütme derdi oluyor başka da bir şey olmuyor…

Halbuki biz modern geçinen gençlere bir bakalım; onun boyu kısa, onun işi iyi değil, yok dinlediği müziği sevmedim, yok bana çok karıştı, yok yemek yiyişini beğenmedim, ayy o ne iğrenç ayakkabı zevki, yok onun gözü çipil, yok o kişisel gelişim konularına ilgi duymuyor, yok o eski karısını unutamamış, yok o bilmem nerde yaşamak istiyor ben istemiyorum derken, bu işler uzayıp uzayıp gidiyor. A zannediyorsunuz ki sonuçta kafaya göre birisi bulunuyor ve mutlu bir evlilikle iş noktalanıyor. Yo o da yok, o da yok. Hep bir burun kıvırma, hep bir memnuniyetsizlik içinde günlerimizi geçirip gidiyoruz. Yok facebook’tu, yok arkadaş tanıştırmaları derken aday adayların sayısı artıyor ama gel gör ki, her birinde bir kusur mutlaka bulunuyor sizin anlayacağınız birinin gözü diğerinin kaşı derken yaş gelmiş geçmeye başlıyor…

Hani nerde çokluk orada b…’luk lafı vardır bilirsiniz işte bizim iş ona dönmeye başlıyor. Ya bu da mı olmadı boşveeeer, facebook’ta daha iyisini bulurum, o da mı olmadı, partide bulurum,o da mı olmadı, şurda bulurum, ne bileyim hep daha iyisini bulma arayışı, hep bir tatminsizlik içindeyiz. Bulunca da elimizdekinin kıymetini bilmiyoruz en ufak bir kusurda da salla gitsin diyoruz. Nerde o eski fedakarlık, tahammül günleri, nerddeee… Herhalde o günlerde eski sandıklara girdi. Bugün kim kimi daha çabuk kapı dışarı edecek onun yarışındayız. Tabi bu kadar partner değiştirince arada içimizde kalanlar da oluyor, ayy onun bakışı en güzeliydi, bak o bana daha ilgiliydi ama geçmiş ola tabi. Bu sonsuz aday denizinde sizin pişman olduğunuz kişi de çoktan bir başkasına yelken açmış oluyor…

Ne bileyim bu çoktan seçmeli durum bana fazla mı geliyor ne, ben hep o romantik aşkların büyüsünü özlüyorum galiba. O mendilini düşürürmüş, öbürü onu görmek için her sabah onun evinin önünden geçermiş, bir buluşma için çekilmedik karın ağrısı kalmazmış. Eeee o kadar uğraşıdan sonra da evlilik herhalde daha kıymetli olurmuş. Şimdi her şey beş dakkada Beşiktaş havasında. Olaylar o kadar hızlı ilerliyor ki sen ‘’Next Gelmiş’’ diyemeden, bakıyorsun ‘’Ex’’ olmuşsun bile…Hep bir heyecan, hep bir yenilik, hep bir değişiklik arayışındayız. Kimse dinginliğin, durgunluğun, huzurun, karşısındakini derinlemesine tanımanın güzelliğine aldırmaz olmuş.

Tabi ki insanın seçimlerinin olması güzel, kendine en iyi olanı seçmeye çalışması güzel ama bugünlerde sanki ipin ucu biraz kaçmış gibime geliyor. Evlendin diyelim gene rahat yok, sosyal medya sağolsun seçenekleri öyle bir arttırdı, tanışmak o kadar kolay hale geldi ki, uymayan eşe hemen bay bay deniyor. Nerde o yeniden denemeler, gerekirse danışmanlara gitmeler, çocuğum var diye sabretmeler… Yok anacağım yok, artık hiçbiri kalmadı…

Ya zaman çok hızlandı, ya ben çok geri kaldım, ne içindeyim ne dışındayım sanki teğet geçiyorum şimdiki zamana… Bilemiyorum, sonuçta herkes kendi bacağından asılır, herkesin hayatı da, tekamülü de, sorumluğu da, vebali de, sevabı da kendine ama arkadaşlar yavaş biraz yavaş Allah aşkına…Hız felakettir bilmiyor musunuz?

Sağlıcakla,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder