26 Nisan 2013

Erkeklerle En Utandığım ‘’An’’lar…



Hepimizin hayatında ‘’ah keşki yapmasaydım’’, ‘’ah keşki demeseydim’’ dediği anlar vardır ya, işte bende de onlardan çok var… Bu hafta dedim ki yazayım onları da kurtulayım. Artık beni rahatsız etmesinler…

Şimdi arkadaşlar benim isim ve yüz hafızam çok zayıftır. O yüzden birisiyle tanıştığımda yüzüne, boyuna, posuna çok dikkatli bakarım. Çünkü bilirim ki, bir sonraki karşılaşmamızda tanımayacağım ve bir sürü sıkıntıya yol açacağım. Üniversite yıllarımda, sınıftan birileriyle arkadaş olurdum, sonra bahçede görürdüm-ama tanımadığımdan- yanlarından dümdüz geçer giderdim. Bu yüzden arkamdan, ‘’kendiğini beğenmiş, bize yüz vermiyor, soğuk nevale’’ dendiğini çok duymuşumdur. Halbuki tek suçum hafızamın bu yönünün zayıf olması; hayır hayır zayıf olması falan değil, olmaması…

Mesela sinemada o yüzden casusluk filmi falan hiç seyretmem, ben kimin kim olduğunu öğrenene kadar zaten film bitiyor. Ya da daha doğrusu, biraz kalabalık bir film de bile kim kimdir bulana kadar film bitiyorJ…

Özellikle kadınlarla çok büyük sıkıntı yaşıyorum, ya bir saç renginizi değiştirmeden durun gözünüzü seveyim, bir gün sarı, bir gün kızıl, bir gün uzun saçlı görürsem her seferinde yeniden tanışırım sizinle…

Ama beni en çok utandıran olay şöyle gerçekleşti, yazlardan birinde -hava çok sıcak tabi-. Ben de bir otelin havuzuna gittim serinlemek için. Soyundum, güneşlenmeye başladım. Allah’ım uzaktan bir erkek bana gülümsüyor. Tabi ben çok alışığım tanımamaya. O yüzden gene tanımadım. Ama dedim ki kendi kendime bu güldüğüne göre beni tanıyordur, bende ona gülümseyeyim de ayıp olmasın bari. Biz böyle bir saat boyunca karşılıklı gülümseştik durdu. Ben de bir taraftan hafızamı yoklamaya çalışıyorum. Akrabalardan mı, okuldan mı, işten mi, Datça dan mı, nerden diye. Yok yok, kafamın içi boş ama dediğim gibi yine de tanımadığım anlamına gelmez bu. Neyse efendim sonunda adam yanıma doğru yürümeye başladı ah’’ tamam’’ dedim, ‘’şimdi adını da hatırlamam nasılsın, iyi misin, işler nasıl mealinde genel sorular sorar durumu da atlatırım’’. Yani herkese ‘’hatırlayamadım kusura bakma’’ demekten fenalık gelmiş çünkü üstüme…

Sonra adam geldi benle İngilizce konuşmaya başladım. Allah’ım başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Adamla ben farkında olmadan bir saattir meğerse cilveleşiyormuşum. Adamı tamamen ve gerçekten tanımıyormuşum. Ben bir utan, bir utan hiç sormayın. Ağzımda bir şeyler geveleyip, bir giyinip gitmişliğim var ki ordan görmeye değer J

Ama tabi bu bana kimden geçti derseniz annemden geçti. Biz beraber sokağa çıktığımızda durum tam körler sağırlar birbirini ağırlar durumu. O tanımaz, ben hiç tanımam. O isim hatırlamaz, ben zaten hatırlamam. Bizim karşımıza çıkan tanıdığa davranışımızı bir düşünün J…

Gelelim annemin kırdığı potlara; annem bir de çok meraklı ve çok konuşkandır. Kimi görse sohbet eder. Dükkana girer bütün tezgahlarla arkadaş olur. Dakkada hayatını anlatabilir, karşındakinin hayatını öğrenebilir. Geçen bir dükkana girmiş, kızcağızın da göbeği varmış. Annem sanki vazifeymiş gibi, sen git kızın yanına, ‘’tebrik ederim kaç aylık’’ diye sor; kız demsin mi hamile değilim, sadece şişmanım. Annem tabi hızla dükkandan çıkmış. Anne dedim sanane elalemin göbeğinden. Üstelik bu tarz potları birden fazla kırdı yine de akıllanmadı.

Bir de çok dalgındır, habire direklere çarpıp pardon der, sonra da bana bakar yan gözle. Gördüm mü, gülücem mi diye? Ay anne, direğe çarpmana değil de, yaramaz çocuk gibi -yan gözle- ne yapıcam diye bana bakıyorsun ya, ona çok gülüyorumJ

Bir tane daha kendimden anlatayım. Yıllar önce tatildeyim, eski arkadaşlardan da mesaj geldi, işte şu gün, şurda buluşuyoruz haberin olsun diye. Benim de onların arasında yıllardır beğendiğim biri var, hadi dedim kalkıp gideyim de, belki çocukla aramızda bir şey olur. Sen tatili kes, git güzel güzel hazırlan, cici elbiseni giy, masada da adamın yanına yerleş. Oh tamam bu sefer olacak bu iş deyip de gelin güvey ol. Sonra sohbet sırasında adamın üç- beş ay önce evlendiğini öğrenmeyeyim mi? Ahh bir de süslenip adamın yanına oturmuş bulundum, aayyy o yemek nasıl bitti, nasıl ordan kalktım, eve vardım. Bir ben bir de Allah bilir. Bir daha da o toplantılara gitmedim zaten. Ayy dedim kızım, bir dahaki sefere, önce adamın medeni durumunu öğren, sonra tatilini kes, masada yanına yerleş. Rezalet ki ne rezalet… Bu da bana iyi ders olmuştu yani…

Neyse laf lafı açıyor ama artık huzurlarınızdan kaçıyorum. Hadi sizde bana en utandığınız anıları yazın. Olur mu?

Sağlıcakla,

2 yorum:

  1. benim de isim hafızam sıfır :( bazen sanatçıları bile hatırlamıyorum o kadar yani

    YanıtlaSil
  2. En güzeli bunlara gülmek..! Anımsadığımızda..

    YanıtlaSil