11 Ekim 2010

haşmet babaoğlu-mutsuz hayatlar, mutlu fotoğraflar...

Bilmem, siz de benim gibi misiniz?
Hâlâ fotoğrafım çekilirken gülümsemekte zorlanırım. Üzerime tuhaf bir gerginlik gelir.
Aslında biliyoruz, kuşaklar boyu insanlar objektif karşısında gülümsemekte zorlandı, tutuk kaldı. Hele dişlerini göstererek gülümsemeyi hiç uygun bulmadı.
Eski resimlere, hele siyah beyaz çağının fotoğraflarına bir bakın, göreceksiniz.
Gülümsemeler belli belirsizdir. Kaşlar, gözler, bedenler kasılmıştır.
Herkes bir an önce çekimi gerçekleştirip objektif karşısından uzaklaşmak için tetikte bekler!
***

Çoktandır durum değişti..
Fotoğraf makinesi ortaya çıktığı anda...
Depresyondan kırılan, öfkeyle somurtan suratlar gülümsemeye geçiveriyorlar.
Hem de ne gülümseme!
Öyle manken, model işi değil! Hatta gülümserken güzel görünüldüğü için bile değil!
Yeni poz kültürü bambaşka bir gülümseme üzerine kurulu!
Ne kadar tatsız, keyifsiz olunursa olsun, deklanşöre basılmadan hemen önce bütün dertler bir yana bırakılıyor. Sırt dikleştiriliyor; sonra hafifçe yan dönüp mümkünse dişler gösterilerek poz veriliyor. Güçlü vaatlerle dolu ve gururlu bir gülümseyişle!..
***

Neden mi?
Çünkü o fotoğraflar Facebook'a konulacak, Twitter'da görücüye çıkacak.
Fotoğraflar artık basitçe bir "hatıra" özelliği taşımıyor.
Fotoğraflarımız kimliğimiz, kişiliğimiz, hayatımız hakkında bir hikâye ve güncel bir duyuru, bir ilan, hatta apaçık reklam!
İşte o yüzden yeni bir gülümseme tarzı var.
Hani nasıl reklam sektöründe cinsellik satıyorsa...
Sosyal medya âleminde de mutluluk ve eğlencenin piyasası yüksek!
Poz poz gülümsemeler, o parlak dişler, o kahkahaya çeyrek kala haller bundan...
"Hayatımız" mutlu bir fotoğraf artık...
Ya da pek eğlenceli bir video...
Ama gerçekte mutsuzluktan kırılıyormuşuz, ne gam!

HAŞMET BABAOĞLU


Not: Bu bloğu açmamada son damla olan Leyla Hun'a da ayrıca teşekkür ederim. Kendisi önerileriyle bana destek olmaya da devam etmektedir. Bu güzel yazıyı onun önerisiyle sizlerle paylaşmaktayım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder