30 Aralık 2011

İnsanın evi kendisidir...


* Sokakta yaşayan halimden korktum. Ne kadar vahşileşebileceğimi, açgözlü olabileceğimi, psikopatlaşabileceğimi gördüm. Bu beni çok tedirgin etti.

* Eşyalara ve insanlara verdiğimiz hak edilmemiş değer bizi değersizleştirir. Ve ciddiyet, genellikle aptallığın bir maskesidir.

* Günlerce yıkanmadım. Kirli giysileri üzerimden çıkarmadım. Ama şunu anladım ki, esas kirlenen ruhumuzdur. İnsanın ilk evi kendisidir. Oradan başlamalıdır temiz, tertipli olmaya.

* Bütün oyunlar bir yerde gerçeğe dönüşür ve hile yaparak kazanmanız imkansız hale gelir.
ANILARIN AĞIRLIĞINDAN KURTULMAK İÇİN YAZDIM

- Kitaptaki hicvi çok sevdim. Bazı yerlerinde kahkahalarla güldüm. Amerikan toplumuna yönelik komik tespit ve taşlamalar var. 'Keşke daha fazla olsaydı,' diyor insan... - Bu evsizlik günlerinde ben gerçekten sağlığımı biraz kaybettim. Türkiye'ye döndüğümden beri çok sık hasta oluyorum. Ruh sağlığımı da muhtemelen kaybetmişimdir. (Kahkahalarla gülüyor.) Ama şöyle iyi bir tarafı oldu bu tecrübenin: Ciddiyet diye takındığımız şeyin, çoğunlukla ahmaklığın bir maskesi olduğunu anladım. Bu saçma ciddiyetten uzaklaşmamı sağladı bu süreç. Ama en önemli kazanımım olarak şunu görüyorum: Evsizlere daha yakından bakmak için yola çıkmışken, onların aynasında kendimi gördüm. Ve gördüğüm kişiden korktum. Ne kadar vahşileşebileceğimi, açgözlü olabileceğimi, psikopatlaşabileceğimi gördüm; içimdeki canavar beni ürküttü. Ve anladım ki, eşyalara ve insanlara verdiğimiz hak edilmemiş değer bizi değersizleştirebiliyor.

- Zor olmadı mı evsizliğin ruh halinden kurtulmak? - Üzerinizden çıkaramadığınız kıyafetler, taşıdığınız karton bardak, bir zaman sonra sizin bir parçanız oluyor ve onu kaybettiğinizde bile üzülüyorsunuz; size acı veren sevgililerinizden ayrıldığınızda olduğu gibi. Şunu anladım: Aslında insanın ilk evi kendisi, ruhu ve bedenidir. Oradan başlamalıdır temiz, tertipli olmaya. Bunu biraz acıklı yoldan öğrendim. Şunu da söylemeliyim. Bu deneyimi yaşamak, yazmaktan daha önemliydi. Anıların ağırlığından kurtulmak için yazdım. Okuyanlar, biraz güler, biraz üzülürlerse ama en çok da düşünürlerse mutlu olurum. Yoksa bir edebi şaheser ortaya koymak değildi niyetim.

Ibrahim Altay'ın Tuluhan Tekelioğluyla yaptığı röportajdan alıntıdır...

http://www.sabah.com.tr/Cumartesi/2011/11/12/insanin-evi-kendisidir?paging=4

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder