1 Mayıs 2013

Kendime Rağmen Yap-a-madıklarım…



Bazen cinler tepenize çıkar, ya da çok aşık olursunuz, ya da bir şeyi çok istersiniz, ya da bir şeyden çok nefret edersiniz ama bilirsiniz ki; içinizden geleni yapmamalısınız.

Çünkü yaparsanız, ya karma size çok kötü bir sürpriz hazırlayacaktır. Ya etik olarak yapmak şık olmayacaktır. Ya da bunu yapmanın size yakışmayacağını düşünürsünüz. İşte o anda, o pozisyonda, kendime rağmen, yapmadığım şeylerin listesi…

Tabi ki en zoru, kız-erkek meseleleri…

Zamanın birinde çok sevdiğim bir kız arkadaşım vardı, onun da hoşlandığı bir adam. Fakat adam ondan değil, benden hoşlanıyordu. Üstelik ben de adamdan hoşlanıyordum. Adam benle üç- beş denedi olacak mı diye, ben nuh dedim, peygamber demedim, adam pes etti gitti. Ama ben günlerce ağladım. Neymiş arkadaşıma bunu yapamazmışım…

Ya da şöyle oldu; kız arkadaşım, sevgilisinden ayrıldı. Aradan bayağı bir yıllar geçti. Benim yolum bu sevgiliyle çakıştı. Adam senden hoşlanıyorum, çıkalım dedi. Ihhh olmaz dedim. Sen arkadaşımın eski sevgilisisin. Adam bir –iki direndi ben gene inat ettim. Adam gitti. Gene ağladım…

Sonra benim eski sevgililerimden biri, çok sevdiğim bir kız arkadaşıma yazıldı. Bir de bana söylemeden çıkmaya başladılar. Ama benim de altıncı his kuvvetli. Bir bakıştan, bir sözden anladım durumu. Gene de aptala yattım. Bakalım ne diyecekler diye. Uzun bir zaman sonra, kız arkadaşım bana geldi, ‘’biz şunla çıkıyoruz, mahsuru var mı?’’ dedi. İçimden saydım, sövdüm kıza. Yaptığın arkadaşlığa sığar mı, bir de beni aptal yerine koydunuz, yeni söylüyorsunuz falan da filan da. Ama dışımdan ne dedim biliyor musunuz? Ooooo o iş biteli yıllar olmuş. Ben sevenlerin arasına girmem buyrun… Halbuki ne güzel sayıp, sayıp gitmek vardı oradan… Yapamadım, eve gidip ağladım sadece…

Tabi ben de sütten çıkmış ak kaşık değilim. Bir kere de ben arkadaşımın sevgilisine aşık oldum. Hem de ne aşık olmak. Adam bana ‘’nasılsın’’ diyordu, ben kekeleyip, kızarıyordum. Baktım durum sarpa sarıyor, ikisinden uzaklaşmam gerektiğini anladım. Fakat orada kalmak istiyorum, nedense mazoşistçe bir zevk alıyorum durumdan. Yani bildiğiniz acı çekmekten zevk alıyorum. Adam benim olmayacak olsa bile, onu görmeye bile razı bir durumdaydım. Sonunda Allaha çok şükür, kendime rağmen, orada kalma isteğime rağmen, kendimde oradan gidecek güç buldum. Bir daha da ikisiyle de konuşmadım. Artık ne olduğunu anladılar mı, anlamadılar mı hiç bilmiyorum…

Bir keresinde de, arkadaşımın sevgilisini, başka bir kadınla öpüşürken gördüm. Yaaa oğlum, madem kaçamak yapacaksın, gitsene evine. Ne getiriyorsun yeni kadını lokantaya. Sanki suçlu benmişim gibi, arkamı dönüp yedim bütün yemeği. Tabi ona da yemek denirse. Boğazıma dizildi her lokma. Sonra eve dönüp telefona sarılıp, senin sevgilini bugün lokantada nefis bir sarışınla gördüm deyip, kadının yüreğine indirmek vardı ama yapmadım işte… Bir süre hiç görüşmedim. Aramalarına da çıkmadım. Aman bir boşluğuma gelir de, ağzımdan kaçar diye. Bekledim üçü arasında halletsin diye…

İki eski arkadaşın da arasında kalmışlığım vardır. Şimdi bunlar feci kavga ettiler. Birisi telefon açar, onu kötüler. Öbürü telefon açar diğerini kötüler. Bir de ikisi de sorar, benim hakkımda neler anlattı diye? İçimden geçer, ya siz nasıl arkadaşsınız. Birbirine söylemediğiniz kalmadı deyip ‘’takır takır anlatmak isterim ama yapamam. Yooo hiçbir şey söylemedi, o zaten seni çok seviyor’’ der, bir de üstüne aralarını yapmaya çalışırım…

Bir de alışveriş yaparken kendime hakim olmaya çalışmışlığım vardır. Alırım bir tişört, ya da ayakkabı, ya da çanta. Çok mu beğendim, aynı modelin ikincisini de alma teamülüne girerim. Ama tutarım kendimi. Almam… Açgözlülük yapmak istemem… Kendime rağmen, almam…

Yani anlayacağınız kendime rağmen, almadığım kıyafetler, girmediğim ilişkiler, söylemediğim sırlar, gösteremediğim öfkeler üzerine kurulmuş bir yaşantım olur… Hiçbir şeyi içine atma demiş ya büyükler, işte ben de içime atmıyorum, yazıyorum. Yazdıkça rahatlıyorum. Yoksa çıldırırım a dostlar…

Sağlıcakla,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder