21 Aralık 2011

Empatinin doruğundan, kariyerinin zirvesine atlayan kelle avcısı...

Şu anda Üçüncü Dünya Savaşı’nın içindeyiz. Bu, bir yandan gezegenin çeşitli yerlerindeki işgal, iç savaş ve katliamlarla harlanan; fakat asıl küreselleşmeyle birlikte tek tipleşen [birer savaş makinasına dönüşmüş] insanların gündelik hayatında cereyan eden, psikolojik bir savaş.

Eskilerin “geçim derdi, dünya meşgalesi” hatta “hayat kavgası” dediği şey, gelişerek mükellef bir savaşa dönüştü artık. Herkes gırtlağına kadar rekabetçi. Başarı motivasyonu aynı zamanda başkalarını başarısızlığa itme, mahkum etme şeklinde tezahür ediyor. Öyle ki, ötekileri, hatta berikileri kötüleyerek zafer kavanozu yalamak kitlesel, kolektif bir tutku katına yükseldi. Hiç tanımadığınız biri gırtlağınıza çökerse şaşırmayın. Çiklet üreticilerinin binlerce sayfalık stratejik literatür oluşturduğu; anaokulu öğrencilerinin emeklilik planları yaptığı bir çağda yaşıyoruz.

Aile babaları rüyalarında banka soyuyor. Her ofis bir savaş meydanı. Bakışmalar, el sıkışmalar filan bile taktik icabı tasarlanıyor. Her sözde bir entrika tohumu var. Bize kurulan iletişimsel tuzaklardan ötürü [Rek-lam-lar!] satın almak zorunda kaldığımız markalı ürünleri, başkalarına kurduğumuz tuzaklara yem niyetine serpiştiriyoruz.

Her aile bir müfreze. Mamaafih, baba oğuna soruyor: “Aramızda bir sorun mu var, beni Facebook listenden silmişsin?”… Lafı nereye getireceğim? Norveç yapımı Hodejegerne’ye tabii ki. Ün, para, şirket kardeşliği, aile, aşk… gibi olguların arka planında nasıl bir infaz motivasyonu olduğunu gözler önüne seren süper filme. Dilerseniz baş döndürücü, sarhoş edici bir gerilim-macera diye de izleyebilirsiniz. Ya da en yaygın felsefi sorulardan olan “N’oldu, niye böyle oldu?”yu sorarak, filmin hikayesinden öte bir yola girebilirsiniz.

Belki dosdoğru Zizek, Baudrillard ve mesela [“Etrafınıza bir bakın, sizce de kıyamet kopmuyor mu?” diyen] Murat Uyurkulak’ın takıldığı kıraathaneye vardıracak bir yola. “Film okuması” tabirinden hoşlanmıyorum, fakat Hodejegerne okunaklı bir eser. Aşk, ihanet, liderlik, ticaret, sanatseverlik, lüks, nezaket… vs.’nin sözlükteki karşılığı ile cümle [hayat, hikaye; ikisi de aynı şey] içindeki anlamı arasındaki farkı keşfederken kalbiniz heyecandan gümleyecek.

Hodejegerne [Headhunters] Yön.: Morten Tyldum Sen.: Lars Gudmestad, Jo Nesbo, Ulf Nyberg Oyn.: Aksel Hennie, Nikolaj Coster-Waldau Yapım: Norveç, 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder