2 Haziran 2012

Mori Schwartz, hayat dolu bir üniversite profesörü...

Photo: Mori Schwartz, hayat dolu bir üniversite profesörü...1994'te vücudunda bir gariplik hissetmiş. 60'lık vücuduartık dans derslerini kaldıramayacak kadar bitkinleşmiş.doktora gittiğinde yakında öleceği haberini almış: HastalıkMori'yi tekerlekli Sandalyeye bağlamış. Dersleri bırakmış,evdeki bakıcının kollarında bebekliğe yeniden dönmüş.Kucaklanıp kaldırılır, başkası tarafından yıkanır,poposu pudralanır olmuş. Düşünmüş o zaman:"Kendimi bırakıp yok olmayı mı bekleyeyim, yoksa kalanzamanımı en iyi şekilde değerlendireyim mi?" Sonunda ölümünden utanmamaya ve yaşamla ölüm arasındakison köprünün bütün ayrıntılarını anlatmaya karar vermiş.Hayattaki son dersi, "kendi ölümü" olacakmış. Önce sevdiklerini toplayıp, onlara bir "canlı cenaze töreni" düzenlemiş. Bizim ancak ölenlerin ardından yaptığımız sevgi konuşmalarını hayattayken dinleme ve gönlünce cevap verme şansını yaratmış. ABC televizyonunun ünlü haber sunucusu Ted Koppel'ın programına konuk olunca üne kavuşmuş. Dünyanın dört bir yanından mektup yazan, röportajagelen insanlar ona "son yolculuk"u sormaya başlamışlar.Mori'nin bu sorulara verdiği yanıtlar Türkçede de yayımlandı.(Mitch Albom, "Öğretmenim Mori'yle Salı Buluşmaları",Boyner Y. 1997)"Herkes öleceğini bilir, ama kimse buna inanmak istemez.Oysa öleceğimize inansak, bazı şeyleri farklı yapardık.İnsan ölmeyi öğrenince yaşamayı da öğrenmiş oluyor. Budistlerinyaptığını yap ve her sabah omzundaki küçük kuşa sor:- O Gün, bugün mü?Hazır mıyım? Olmak istediğim insan mıyım? Kariyer, iyi maaş,araba ve ev taksitleri... Hayattan istediğim şey bu mu?""Şuraya uzanmış yavaş yavaş ölürken rahatlıkla söyleyebilirim ki, istediğin kadar güce ya da paraya sahip ol, yaşamı satın alamazsın."diyor Mori... "- Son bir 24 saatin olsa ne yapmak isterdin?"sorusuna ise herkesi şaşırtacak kadar sade bir cevap veriyor:"- Sabah kalkar, jimnastiğimi yapar, ardından çörek ve çaylakahvaltı eder, yüzmeye giderdim. Sonra arkadaşlarımı evdegüzel bir öğle yemeğine davet eder, onlara ne kadar değerverdiğimi anlatırdım. Ardından ağaçlıklı bir bahçede yürüyüprenkleri, kuşları seyreder, doğayı içime çekerdim.Akşam sevdiklerimle bir restorana gidip yemek yer veen güzel kızlarla tükeninceye dek dans ederdim.Ardından eve gelir mükemmel bir uyku çekerdim."Sizin bunları yapacak vaktiniz var. Bütün yapmanız gerekenarada bir omuzunuza bir bakış atıp sormak:"Bugün mü küçük kuş, bugün mü?"Mori Schwartz, hayat dolu bir üniversite profesörü...


1994'te vücudunda bir gariplik hissetmiş. 60'lık vücudu artık dans derslerini kaldıramayacak kadar bitkinleşmiş. doktora gittiğinde yakında öleceği haberini almış: Hastalık Mori'yi tekerlekli Sandalyeye bağlamış.


Dersleri bırakmış, evdeki bakıcının kollarında bebekliğe yeniden dönmüş. Kucaklanıp kaldırılır, başkası tarafından yıkanır, poposu pudralanır olmuş. Düşünmüş o zaman: "Kendimi bırakıp yok olmayı mı bekleyeyim, yoksa kalan zamanımı en iyi şekilde değerlendireyim mi?" Sonunda ölümünden utanmamaya ve yaşamla ölüm arasındaki son köprünün bütün ayrıntılarını anlatmaya karar vermiş. Hayattaki son dersi, "kendi ölümü" olacakmış. Önce sevdiklerini toplayıp, onlara bir "canlı cenaze töreni" düzenlemiş. Bizim ancak ölenlerin ardından yaptığımız sevgi konuşmalarını hayattayken dinleme ve gönlünce cevap verme şansını yaratmış. ABC televizyonunun ünlü haber sunucusu Ted Koppel'ın programına konuk olunca üne kavuşmuş.


Dünyanın dört bir yanından mektup yazan, röportaja gelen insanlar ona "son yolculuk"u sormaya başlamışlar. Mori'nin bu sorulara verdiği yanıtlar Türkçede de yayımlandı. (Mitch Albom, "Öğretmenim Mori'yle Salı Buluşmaları", Boyner Y. 1997)


"Herkes öleceğini bilir, ama kimse buna inanmak istemez. Oysa öleceğimize inansak, bazı şeyleri farklı yapardık. İnsan ölmeyi öğrenince yaşamayı da öğrenmiş oluyor. Budistlerin yaptığını yap ve her sabah omzundaki küçük kuşa sor: - O Gün, bugün mü? Hazır mıyım? Olmak istediğim insan mıyım? Kariyer, iyi maaş, araba ve ev taksitleri... Hayattan istediğim şey bu mu?" "Şuraya uzanmış yavaş yavaş ölürken rahatlıkla söyleyebilirim ki, istediğin kadar güce ya da paraya sahip ol, yaşamı satın alamazsın." diyor Mori... " - Son bir 24 saatin olsa ne yapmak isterdin?" sorusuna ise herkesi şaşırtacak kadar sade bir cevap veriyor:


 "- Sabah kalkar, jimnastiğimi yapar, ardından çörek ve çayla kahvaltı eder, yüzmeye giderdim. Sonra arkadaşlarımı evde güzel bir öğle yemeğine davet eder, onlara ne kadar değer verdiğimi anlatırdım. Ardından ağaçlıklı bir bahçede yürüyüp renkleri, kuşları seyreder, doğayı içime çekerdim. Akşam sevdiklerimle bir restorana gidip yemek yer ve en güzel kızlarla tükeninceye dek dans ederdim. Ardından eve gelir mükemmel bir uyku çekerdim." Sizin bunları yapacak vaktiniz var. Bütün yapmanız gereken arada bir omuzunuza bir bakış atıp sormak: "Bugün mü küçük kuş, bugün mü?"

1 yorum:

  1. Yıllar önce çok severek okuduğum bir kitaptı, nedense Türkçe'ye çevrildikten sonra da fazla adı duyulmadı, şimdi burada yazınızı görünce tekrar okumaya karar verdim.
    Sevgiler :)

    YanıtlaSil